6 Şubat 2019 Çarşamba

Kitap İncelemesi: Zamanın Tekerleği

Kitap Hakkında:
Kitap:Zamanın Tekerleği
Yazar: Aleksandr Kuprin
Sayfa sayısı: 96
Yayınevi: Helikopter
Goodreads Puanı: 3,71
Puanım: 8/10


"Ama insanlığın gelecekteki kaderini kim bilebilir ki?İnsanlar şimdiye dek sık sık hayvanlardan da aşağı düzeye düştüler ve zaman zaman da Tanrı mertebesine yükseldiler.Belki de maneviyatın soyluları,aşk tanrısının rahipleri,aşkın şövalyeleri,aşk şairleri günün birinde bu dünyaya yeniden gelirler ve tertemiz yürekleriyle aşka ibadet ederler..."


Bir kadının gidişi ve giderek zayıflayan bir aşk.Bu aşk erkek için ne anlam ifade edebilir ve erkeğin egemen olduğu bir aşk nereye sürüklenebilir? Bu kitabı anlatmamı isteseler bunlarla karışık bir giriş yapardım.Zira Kuprin de bunu yapıyor zaten.Tabi tarzlarımız farklı.

Kitap Mişika adlı ana karakterin ağzından ilerleyen bir yapıda.12 yıl sonra gördüğü arkadaşına görüşmediği yıllara sığdırdığı ve kendisini mahveden aşkını anlatmaya başlıyor Mişika.Bu hikayenin başlangıcı hiç tanımadığı,gizemli bir kadının yemekte yanına gelmesine dayanır.Kadın oldukça güzel ve kendinden emin bir tavırla yaklaşmıştır ona ve aynı gece tüm duygularını adama da açar.Ondan etkilendiğinden birkaç kez bahseder.Hatta Mişika'yı gördüğünden beri beklemekte olduğu aşkı Giovanni'ye karşı hissettiklerinin sevgi olmadığından emin olur ve bunu Giovanni'ye de açıkça belirtir.Sonrasında ise Mişika ve bahsettiğimiz kadın Maria bir aşk serüvenine yelken açarlar.

2 Şubat 2019 Cumartesi

Kitap İncelemesi: Rappaccini'nin Kızı

Kitap Hakkında:
Kitap: Rappaccini'nin Kızı
Orijinal adı:Rappaccini's Daughter
Yazar:Nathaniel Hawthorne
Sayfa sayısı: 51
Yayınevi: Helikopter
Goodreads puanı: 3,90
Puanım: 8/10

Giovanni Guasconti,eğitimi için Padua'ya taşınır.Yeni evine adımını attığı ilk andan itibaren mistik bir havanın ve büyüleyici bir dünyaya giriş yaptığının da son derece bilincindedir.Penceresinden dışarı bakar ve gördüğü şey kocaman,muhteşem,pırıltılı ve bir o kadar ihtişamlı çiçeklerle bezenmiş bir bahçe olur.Bu bahçenin ürkütücü derecede güzel olması daha ilk görüşte dikkatini çekmiş ve şüphelendirmiştir Giovanni'yi.Çünkü bu bahçe doktor Rappaccini'nin yarattığı yapay çiçeklerden oluşan büyüleyici ama bir o kadar da zehirli bir dünyaya kapı aralamaktadır.

Aslında Giovanni'nin bu bahçede dikkatini çeken tek güzellik çiçeklerden ibaret değildir.Rappaccini'nin kızı Beatrice şuana kadar gördüğü tüm kadınlardan daha güzeldir ve genç adamın görür görmez etkilenmesine,aşkıyla birlikte acılar çekmesine neden olur.Çünkü Beatrice'in güzelliğinin hayranlık uyandırıcı yanının dışında çok daha güçlü olan ürkütücü bir yanı vardır.Çiçeklerin arasındayken adeta süzülüp renklerin arasına karışırken ve ahenkle her bir çiçeğe şefkatini aşılarken genç adam da pencerenin ardından onu izler sürekli.Fakat Beatrice'de fark ettiği ürkütücü detaylarla birlikte kendini dayanılmaz acılar,şüpheler ve sonu belirsiz saf bir aşkın içinde bulur.Öykünün bundan sonraki kısımlarında ise bir okur olarak Beatrice ve Doktor Rappaccini'nin ürkütücü gerçeklerine ve Giovanni'nin aşk serüvenine tanık oluruz.

18 Eylül 2018 Salı

Kitap İncelemesi: Yanılsamalar Kitabı

Kitap Hakkında:
Kitap: Yanılsamalar Kitabı
Orijinal adı: The Book of Illusions
Yazar:Paul Auster
Sayfa sayısı: 306
Yayınevi: Can Yayınları
Goodreads puanı: 3,9
Puanım: 10/10

David Zimmer;karısı Helen,çocukları Marco ve Todd ile yaşayan bir akademisyendir.Hayatları güzel giderken bir uçak kazasında karısını ve çocuklarını kaybedince yıkılır,hayattan kopma noktasına kadar gelir.O korkunç günde küçük detaylar ve korkunç zamanlamalar yüzünden üstesinden gelemeyeceği kadar büyük bir acı,evde Helen'in anısı,her yerde çocuklarından kalan izler David'in sırtına yüklenmiştir.Tahammülsüz ve hemen hemen hiçbir şey yapmak istemeyen bir insana dönüşen Zimmer bir gün Hector Mann adlı bir sessiz film yapımcısının filmlerinden birine rastlar.Kendisi komedi alanında neredeyse hiç duyulmayan biri olsa da ustalığı gözler önündedir.Fakat tek sorun filmleri gibi kendisinin de sessiz ve gizemli bir hayat yaşamasıdır.

"Tarihin bu anında her şey bir günde solar;her kim ki uzun yaşar,diri diri ölür.Hayatın içinden geçerken geride kendimizin üç ya da dört görüntüsünü bırakırız,hiçbiri ötekine benzemez;onları geçmişin sisleri arasından görürüz;değişik çağlarımızın portreleri gibidirler."

1929 yılında aniden ortadan kaybolan Hector'un 12 filminin her biri farklı müzelere ve merkezlere yollanmıştır.David Zimmer böyle giderse hayattan tamamen kopacağını ve sarılacağı,destek alacağı bir işle uğraşması gerektiğini fark edince bu filmlerin peşine düşer,aylarca üzerlerinde amatör bir eleştirmen olarak ince ince çalışır.Kitabın adı Hector Mann'ın Sessiz Dünyası'dır ve bu bilinmeyen cevheri tanıtmaktan ziyade David Zimmer'in hayatını değiştiren bir çalışmadır.Fakat bir gün Hector'un karısı Frieda Spelling'den bir mektup aldığında David'in hayatı daha da karmaşık bir hale gelir.Çünkü Hector 1929'dan beri ortada yoktur ve herkes öldüğüne inanmıştır.Mektupta da Hector'un kitabı okuduğundan ve David ile tanışmak istediğinden bahsedilir.Bundan sonra Hector'un gizemli hayatına ışık tutan bir serüvene dahil olan David bizleri de yanında Tierra del Sueno'ya götürür.

11 Ağustos 2018 Cumartesi

Kitap İncelemesi: Sineklerin Tanrısı

Kitap Hakkında:
Kitap: Sineklerin Tanrısı
Orijinal adı: Lord of the Flies
Yazar: William Golding
Sayfa sayısı: 261
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Goodreads puanı: 3,66
Puanım: 8/10

Atom çağının kötülüklerinden güvenli bir yere götürülmeye çalışılan bir grup çocukla başlayan bir yolculuk doğal cennet olan ıssız bir adada son bulur.Başta her tarafa dağılan küçüklü büyüklü çocuklar Ralph'ın elinde tuttuğu denizkabuğu ile etrafında toplanır ve demokratik bir şekilde onu şef seçerler.Ralph ne kadar uğraşsa da Domuzcuk,Jack ve Simon gibi büyük çocuklar küçükleri zaptedemez ve bu yetmezmiş gibi Jack ve Ralph kendi aralarında liderlik yarışına girerler.Başta bu yarış çok keskin görülmese de kırılma noktaları ve Jack'in avcılık,öldürme tutkusuyla birlikte üstünlük kurmasıyla daha da kaosa dönük bir hal alır.Çocuklar planlı hareket,mantık ve sorumluluk duygularına zamanla o kadar yabancılaşırlar ki Jack'in onlara vahşi,doğaya üstünlük kuran,kurtuluşu değil de anlık zevkleri,baskıyı merkez alan bir yaşam sunması onlara cazip gelir.Ve tabi ki av sonunda elde edilen etler de.

13 Temmuz 2018 Cuma

Kitap İncelemesi: Angela'nın Külleri-Hatıralar

Kitap Hakkında:
Kitap: Angela'nın Külleri-Hatıralar
Orijinal adı: Angela's Ashes
Yazar: Frank McCourt
Sayfa sayısı: 463
Yayınevi: Epsilon
Goodreads puanı: 4,08
Puanım: 9/10

İrlandalı olmak zordur ama Kuzeyli bir İrlandalı çocuk olmak daha zordur.Frank McCourt göçmen olarak ailesiyle gittiği Amerika'dan Limerick'e geri dönerken bunu tüm hücrelerinde hissetmişti.Bu yetmezmiş gibi elindeki tüm parayı barlarda tüketen,gece eve sarhoş dönüp çocuklarını tek sıra halinde hizaya sokup İrlanda uğruna ölmeye yemin ettiren bir babaya sahipti.Annesi Angela ise dindar bir kadındı ama bu yoksulluk ve çaresizliğin pençesinde Tanrı'nın Limerick sokaklarına uğramayı bıraktığına inanmaya başlamıştı.Zorlu geçen bu çocukluk döneminde Frank bir tek amaca sahipti.Amerika'ya gidecek,kardeşlerini ve annesini yanına alarak Lyric Sineması'nda izledikleri o muhteşem Amerikan filmlerindeki gibi bir hayata sahip olabilecekti.Bu hayalinin ateşi onu hep canlı tutacak,çocukluk döneminde açılan yaralarını bir nebze hafifletecekti.


22 Ağustos 2017 Salı

Kitap İncelemesi: Otomatik Portakal

Kitap Hakkında:
Kitap: Otomatik Portakal
Orijinal adı: A Clockwork Orange
Yazar: Anthony Burges
Sayfa sayısı: 172
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Goodreads puanı: 3,98

Muhteşem,muhteşem ve milyonlarca kez muhteşem!
Bitirdiğimde ve okuduğumda kullandığım en fazla cümle bu oldu.Evet,yıl içerisinde alınan bir kitaptı ve artık "Beni oku,beni oku" diye raflarda çürümekteydi.Stephen King O kitabını bir yere giderken yanımda götüremeyeceğim kadar kalın bir kitap olduğu için biraz ertelemeye karar verdiğimde de raftan aldım,iki günde de bitirdim.

Kitap okuduğum en adi karakterler listesinde birinci sıraya koymak istediğim bir karakter olan Alex etrafında dönüyor.Alex,dört kişilik bir çetenin lideri.Aynı zamanda kendi deyimiyle mütevazı anlatıcımız.Kendisi onlarca tecavüz,yaralama gibi suçlara karışmış ve topluma kazandırılmaya çalışılan bir genç.Her gün Korova Süt Barı'na gidip,bıçaklı süt adı verilen katkılı sütü içen ve sokaklara dehşet salan (hikayenin geçtiği yerde sokaklar holiganlarla dolu),bize şiddeti en saf haliyle verebilen bir karakter.Alex hakkında buna benzer milyon cümle kurabilirim ve hepsinde ortak olarak şiddeti de anlatabilirim.Fakat bu biraz abartılı olur.Çünkü dediğim gibi şiddet o dönem gençlerin ortak dili haline gelmiştir.



29 Haziran 2017 Perşembe

Kitap İncelemesi: O Geri Döndü

Kitap Hakkında:
Kitap: O Geri Döndü
Orijinal adı: Er Ist Wieder Da
Yazar: Timur Vermes
Sayfa sayısı: 406
Yayınevi: Pegasus
Goodreads puanı: 3,44

2011 yazında Adolf Hitler tuhaf bir şekilde kendini bir arazide bulur.Kirlenmiş üniforması ve yılların biriktirdiği öfkesiyle uyandığı zamanın koşullarını anlamaya çalışır.Bunu yaparken ilk durağı gazete satan minik bir büfedir.Ortada ne kendi evi ne de partisi NSDAP kalmıştır.Aynı zamanda Eva,Goebbels ve silah arkadaşları da yanında değildir.En korkuncu ise Almanya büyük bir değişim içerisinde barışa doğru giderken Hitler'in bir anda Almanya'ya düşmesi ona çok önemli bir görevi olduğunu düşündürür.Bu görev şanlı ve üstün olan Alman ırkını yüceltmek,onu korkunç ve uyuşuk insanlar topluluğunun elinden almaktır.Tabi bunu yaparken büyük zorlukların üstesinden gelmesi gerekir.Ya bulunduğu dönem Hitler'i yutacaktır ya da Hitler bu yeni döneme hükmedecektir!

Kitabı ilk elime aldığımda arkasındaki yazılar da hemen hemen kitaptaki gibi mizahi bir dille yazılmıştı.Geçirdiğim sınav senesi ortalarında toplu kitap alma ayinlerimden birini gerçekleştirirken kapağı ve bıyık olarak tasarlanmış "O GERİ DÖNDÜ" yazısı artı yapılan minik araştırmalar sonucu yaza bu kitapla başlamak istedim.Tek sorun bir yıl boyunca elime kitap alma imkanım olmadığı için beynimin okuma konusunda biraz yavaşlamış olmasıydı ama sonunda aşabildim.