27 Haziran 2015 Cumartesi

Film İncelemesi: The Imitation Game:Enigma (2014)

Film Hakkında:
Film: The Imitation Game:Enigma (Yapay Oyun)
Yönetmen: Morten Tyldum
Oyuncular: Benedict Cumberbatch,Keira Knightley,Matthew Goode
IMDb: 8,1

Alan Turing,makineler üzerine yaptığı makalelerle birlikte bir matematik dahisi ve genç bir profesördür.Aynı zamanda bir kriptologdur da.Yaşadığı dönemde II.Dünya Savaşı ve Nazi propagandaları yaygındır.Hitler akımı bir salgın gibi dünyaya hızla yayılmaktadır.Bakanlıklar ve hükümet savaşı yenmek amacıyla gizli bir görev başlatırlar.Bu görev Almanların garip bir yöntemle şifreledikleri Enigma'yı kırmaktır.Bu son derece zorlu bir görevdir.Çünkü burada bir sürü kombinasyon vardır ve şifreleme teknikleri bir şeye göre değişmektedir.Bunun üzerine yetkililer,İngiltere'nin en iyilerini birleştirip bir grup kurar.Alan Turing de bu grubun içerisindedir.Grubun diğer üyeleri Enigma üzerinde önceden denenmiş yöntemlerden yola çıkarak şifreleri kırmaya çalışırken,Alan Turing,Christopher adını verdiği karmaşık yapılı bir makine üzerine çalışır.Bu makinedeki asıl amaç bir makinenin başka bir makineyle çözüleceğine inanılmasıdır.Bu düşüncesiyle Alan Turing insan gibi düşünen bir makine yaratmaya çalışmıştır.Günümüzde de bilgisayarın babası olarak bilinir.


Gördüğünüz gibi biyografi türünde bir film.Aynı zamanda dram da ağırlıklı.Şöyle söyleyeyim ben filmlerde çok az ağlayan bir insan olarak sonlarında ağlamaktan gözlerim şişti.Hadi olaylarda ağlarsın da son yazılarda neden böyle ağlarsın ki? Resmen göz yaşlarımı toplasanız bir kavanoz içme suyu elde edebilirsiniz.Bir de şöyle bir durum var,kendinizi teselli ederken "Bu sadece bir film" dersiniz ya.Tahmin edersiniz gibi biyografik bir film olduğu için diyemedim bile.Çok acı vericiydi.

Oyunculuklarından bahsetmem gerekirse.Nefret ettiğim bazı karakterler var.Mesela Game of Thrones'un Lannister babası Tywin olarak izleyenlerin öldürmek istediği Charles Dance,bir kez daha nefretimi kazanmayı başardı.Fakat düşününce birinden nefret etmek için kendinizi çok zorlamanız gerekiyor.Bu da usta bir oyunculuk gerektiriyor.O yüzden oyunculuğunda bir şey diyemiyorum.Benedict'e gelince...Güzel aksanını duyamadığım ayrı üzülüyorum.Filmi indirirken dikkat etmediğim için Türkçe dublaj izlemek zorunda kaldım.Sanırım o aksan için bir kere daha izleyeceğim.

Efektleri,kurgusu,olay akışından bahsedeyim.Ne yalan söyleyeyim başlarda biraz sıkıldım ama sonra olaylar başladı ve film heyecanlı bir hal aldı.Zaten efekt olarak bilim kurgu tarzı olmadığı için çok bir şey söyleyemem.Yine de gösterilen mekanlar kitaplarda okuduğum Hitler dönemine uyuyor.Filmde de zaman-mekan ile ilgili gariplik veya bir kusur yok.Sadece son bölümde beklediğim kısmı biraz uzun tutabilirlerdi.En azından Joan'la olan konuşmaları biraz daha duygusal olsaydı keşke.Daha fazla ağlamak istiyordum...

Yazımın sonuna geldim yine ve bol duygusal,ağlamalı bir filmi bitirmiş oldum.Film bitti ama ben de bittim.Böyle filmlerde duygusal yerler vardır zaten,bunu biliyordum.Mesela The Theory of Everything'de Stephen Hawking'in düşüş sahnesi ve son sahneler gerçekçi ve bir o kadar duygusaldı.Bunda da son bölümlerde kendinizi tutamadıysanız hayali bir kucaklama sunuyorum size.Henüz izlemediyseniz de peçetenizi şimdiden hazırlayın! (Peçete yerine tişört kullanmak başka bir alternatif olabilir.)






2 yorum:

  1. Geçen akşam tam izleyecekken, şimdi kafamız kaldırmaz, daha dikkatli izlemek gerek diye kapadığımız film.İyi oldu bu yazıyla hatırladığım^^
    Dayanışma etkinliğinden geliyorum, güzel bir keşif oldu bana yine, bize de beklerim^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi açın,hemen izleyin.Sonra da dün izlemediğiniz için pişman olun :)

      Sil