9 Ağustos 2015 Pazar

Kitap İncelemesi: Bin Muhteşem Güneş

Kitap Hakkında:
Kitap: Bin Muhteşem Güneş
Orijinal adı: A Thousand Splendid Suns
Yazar: Khaled Hosseini
Sayfa sayısı: 430
Yayınevi: Everest
Goodreads puanı: 4,31

"Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi"

Meryem; Herat'ta doğan bir harami çocuktur.Babası Celil ve annesi Nana'nın nikahsız birlikteliği sonucu doğmuş,sonrasında Celil'in istememesiyle Nana ona bakmış ve büyütmüştür.Harami de toplumda bu çocuklara söylenilen küfür niteliğinde bir kalıptır.Meryem,başlarda babasına çok düşkün bir kız çocuğu iken Nana'nın ölümüyle babasından bir hayli soğur.Acı gerçek yüzüne tüm soğukluğuyla vurur.O,istenmeyen çocuktur çünkü.Raşit adlı bir adama zorla verilmesiyle birlikte bu evdeki kısa süreli hayatı da bitmiş olur.

Başlarda Raşit'i sevmeyen Meryem,zamanla duygu değişimleri yaşayacak,aşkta ihanete uğrayacak ve kanlı bir sürece doğru yol alacaktır.Afganistan gibi toplumlarda çok eşlilik yaygın olduğu için üzerine Leyla adlı çok genç bir kız gelince suçu Leyla'ya yükleyecektir.Ta ki Leyla'nın da çaresizlikten evlendiğini öğrenene ve yaşamlarını dertleriyle birbirine bağlayana kadar.Bu iki kadın için hayat o kadar kolay olmayacaktır.Raşit dışında karşılarında büyük bir sorun daha vardır ki bu da Taliban'ın ta kendisidir.O dönem Sovyetlerin işgali altında olan Afganistan daha acılı ve kanlı bir sürece girecektir.Özellikle de kadınlar için hayat eskisi gibi olmayacaktır.


Genel olarak Khaled Hosseini okurken kendimi tutamadığım bir gerçektir.Hatta aşırı heyecanlanıp defalarca bunu düşünebiliyorum.Fazla kederli bölümlerde kitabı bıraktığım da oluyor.Çünkü Uçurtma Avcısı'ndan daha yoğun daha acılı bir kitap duruyor karşımda.E hal böyle olunca,bir de yaşananların kadınların acısının bir temsili olduğu göz önünde bulununca duygulanmamak elde değil.Fakat şöyle bir gerçek var.Ben Uçurtma Avcısı'nın çok abartıldığını düşünmüşümdür hep.Yine aynı konu işleniyor,sonuçta Taliban bu tür ülkeler için büyük bir tehditti.Üslubunda bir sıkıntı yoktu ama sanki bu kitapta daha iyi anlatılmış olaylar.Daha etkili bir hikaye verilmiş okuyucuya,çok da güzel olmuş!

                       "Sırrını rüzgara fısıldarsan ağaca söylediği için suçlayamazsın"

Kitabın üslubuna gelelim.Dili akıcı ve geleneksel ögelerle süslenmişti.Böylece Taliban'dan önce ve Taliban'dan sonraki dönemlerde Afganistan'ın ne durumda olduğunu çok iyi görmüş olduk.Bir de her sayfasında kültür,gelenek,aşk ve tarih kokması bana Cengiz Aytmatov'u hatırlattı.Okurken "Gün Olur Asra Bedel" geldi aklıma,bir de ona duygulandım.Ayrıca Cengiz Aytmatov'un yeri bende farklıdır ama Khaled Hosseini'nin bu kitabıyla birlikte bazı yazarların kendi bölgelerini mükemmel bir şekilde işlediğini düşündüm.Zaten o topraklarda yaşamamış,kültürünü aktarmamış bir kişi anaların,kadınların ve toprağın altında yatan acı ve kederi nereden bilebilir ki? Bu bakımdan da değerlendirmek gerekiyor.Şahsen ben her sayfasında kendimi Afgan bir kadın olarak hissettim.

Son olarak bu kitap benim için fazla duygu yüklüydü ki ben çok çabuk duygulanan bir insan değilim.Tamam biraz öyle olabilirim ama her kitapta ağlayan bir tip değilim.Bu yüzden bu kitapta gözümden bir damla yaş aktıysa,etkilenemeyecek insan yoktur diyorum.Varsa da belki üslubu hoşuna gitmemiştir o kadar.Onun dışında kendi puanlamama göre yıldızlı beş veriyor ve bu acı dolu insanlık hikayesini herkese tavsiye ediyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder