30 Ağustos 2015 Pazar

Kitap İncelemesi: Kardeşimin Hikayesi

Kitap Hakkında:
Kitap: Kardeşimin Hikayesi
Yazar: Zülfü Livaneli
Sayfa sayısı: 330
Yayınevi: Doğan Kitap
Goodreads puanı: 3,98

Podima Köyü'nde bir davet sonrası,korkunç bir cinayet işlenir.Ev sahibi Arzu Hanım,kocası davetlileri gönderirken bu cinayete kurban gitmiştir.Ali,geri döndüğünde Arzu'nun defalarca bıçaklanmış cesedi ve yanı başında burnu kanla kaplanmış kedisini bulur.

Olay sonrası bu küçük köye araştırma yapmak için gazeteci bir kız gelir.Arzu Hanım'ın neden bu cinayete kurban gittiğini öğrenmek ister ve ilişkisi bulunan kişileri tek tek araştırmayı kafaya koyar.Bu yüzden kendini Arzu'nun arkadaşlarından biri olan Ahmet Arslan'ın kapısının önünde bulur.Fakat görevi çok zorludur.Ahmet,hem çok gariptir hemde bir sürü tuhaf takıntıları vardır.Başlarda katilin Ahmet olacağını,Arzu evli olduğu için kıskançlıktan bıçaklayabileceği ihtimalini düşünerek işe başlar.Sonra da bir anda kendini bu tuhaf adamın dünyasında bulur.Bir de kardeşi Mehmet'in hikayesinde...


Bu noktada Ahmet'e bir bölüm ayırmam lazım.Ahmet Arslan,ODTÜ'den mezun olmuş bir inşaat mühendisidir.Kardeşi Mehmet de elektrik mühendisidir.Fakat Ahmet,sır dolu bir hikaye yüzünden emekli hayatı yaşamaktadır.Bu yüzden Podima'ya yerleşmiş,kitaplarıyla birlikte mutlu,bir o kadar da yalnız bir hayat yaşamaya başlamıştır.Ben okuduğumda çok sevmiştim.Çünkü bu karakter kitaplarına çok bağlı ve evinin her tarafı ayrı türde kitaplara ayrılmış.Ayrıca daha tuhaf bir olay var.Karakterimiz duygu denilen şeyden yoksun,hiçkimseye de fiziksel anlamda dokunamıyor.Yani duygu eksikliğini kitaplarla karşılıyor.Zaten okuyunca böyle bir insan olabilir mi diye düşüneceksiniz.

Kitabın genel özelliklerine gelelim.Beni etkileyen şeylerden biri kapağıydı.Yukarıda gördüğünüz gibi garip ve çekici bir tasarımı var.Her ne kadar kapağa önem vermesem de beni büyülediğini söylemem gerekiyor.Konusu ise bambaşkaydı.Başta karşılaştığım cinayet olayı fazlasıyla şaşırtıcı geldi.Zaten okumadan önce konusuna bakmamıştım.Sürprizli bir kitap oldu benim için :)

Üslubu ise size anlatamayacağım kadar sürükleyiciydi.Beni en çok etkileyen de bu oldu.Tanımlamalar,romanlardan yapılan alıntılar,aşkla ilgili roman karakterlerinden bahsedilmesi mükemmeldi.Bu bakımdan Zülfü Livaneli'nin üslubunu ve kurgusunu çok beğendim.Zaten kendisinden okuduğum ilk kitaptı ve bir dönem kimsenin elinden düşürmediği Serenad'ı yakın zamanda okuyacağım.

Yazımı bitirirken şunu eklemek istiyorum.Romanın sonu sizi çok ters köşe edecek.Hatta Ahmet'le ilgili bahsettiklerim kitabın son bölümlerine kadar geçerli desem daha doğru olur.Zira ben milyon tane teori üretsem sonunu asla tahmin edemezdim.Bu yüzden 5 puan veriyorsam yıldızlı beş falan veririm herhalde!


"Aşk denen şey bazen yürür,bazen uçar,bazen koşar biriyle birlikte;bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar;üçüncüyü buzdan heykele çevirir;dördüncüyü atar alevlerin içine.Birini yaralar,öldürür ötekini.Aynı anda çakıp sönen bir şimşeğe benzer.Geceleyin saklar şafakta zapt edilecek olan kaleyi.Çünkü dayanacak güç yoktur karşısında."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder