3 Şubat 2016 Çarşamba

Kitap İncelemesi: Satranç

Kitap Hakkında:
Kitap: Satranç
Orijinal adı: Schachnovelle
Yazar: Stefan Zweig
Sayfa sayısı: 104
Yayınevi: Panama
Goodreads puanı: 4,24

Stefan Zweig daha önce okumadığım ama adına aşina olduğum bir yazar.Tesadüf eseri sahaflarda dünyalar tatlısı bir amcanın anlatımıyla aldım bu kitabı da.Konusunu okuduğumda da kesinlikle pişman olmayacağımı bilerek başladım.Çünkü daha önce bu tuhaflıkta bir kitap okuduğumu hatırlamıyorum.

Kitabın konusuna tuhaf dedim.Öyleyse giriş yapalım.Mirko Czentovic adlı bir çocuğun yaşamıyla başlıyor kitabımız.Bu taşralı çocuk,babası öldükten sonra bir rahibin himayesinde büyüyor.Fakat Mirko,cehaletin somut hali diyebiliriz.Çünkü günlük hayatta adam akıllı bir cümle bile kuramayan,düşünmek için bile kendini fazla zorlaması gereken,hayat hakkında hiçbir düşüncesi olmayan bir çocuk.Fakat bir tesadüf eseri Mirko'nun satranç dehası olduğu ortaya çıkıyor.Sonra da küçük kulüplerde başladığı satranç yaşamını dünya şampiyonluğuyla taçlandırıyor.


Dünya şampiyonu olması ve bu konuda çok iyi olması iki kelimeyi bir araya getiremeyen bu çocuğun başını fazlasıyla döndürüyor.Alanında iyi olan yazarları,mühendisleri satranç tahtasında yenmek ve köylülerin kazandığını bir satranç maçında kazanabilmek kesinlikle tuhaf bir şey.Anlatıcımız da buna bir hayli şaşırıyor ve çocuğun psikolojisini anlayabilmek için Buenos Aires'e giden gemide ona yaklaşmaya çalışıyor.Fakat bunu yapabilmesi için McConnor adlı zengin bir adamın ücret karşılığında satranç oynamayı Czentovic'e teklif etmesi gerekiyor.Bu yapıldıktan sonra da üst üste yenilgiler yaşıyorlar.Taa ki,Dr. B. adlı Avusturyalı bir yolcu onlara yardım edene kadar.Czentovic gibi bir dünya şampiyonu bu adam sayesinde ilk defa berabere kalıyor.

Bundan sonra Czentovic,Dr.B'ye bir maç teklifi yapar.Dr.B. doktorunun satranç oynamayı yasaklaması yüzünden bunu geri çevirmek zorunda kalsa da sonunda bir el oynamayı kabul eder.Fakat burada Dr.B'nin hayatı gözler önüne seriliyor.Zamanında Gestapo tarafından esir düşmüş,bomboş bir odada yıllarını geçirmiş bir adamdan bahsediyoruz.Bu adam bir gardiyanın satranç kitabını çalıyor ve bunu defalarca okuyor.Soyut bir şekilde satranç oynamaya,kendi oyununu kurmaya başlıyor.Bu daha da ilerledikçe artık tüm hayatı satranç oluyor ve zihnini kontrol edememeye başlıyor.İşte burada da onun yaşamına geçiyoruz ve Hitler dönemine dair birtakım bilgilere de ulaşıyoruz.Sanırım bu kitapta anlamamız gereken şeylerden en önemlisi bu.Ve Dr.B'nin hayatını anlamaya çalışmak daha eğlenceli bile diyebilirim.

Üslubuna gelelim.Bence anlatımı kesinlikle sade ve akıcıydı.Konudan sapan bölümler ya da ayrıntılarla beyin yoran cümlelerden bahsetmek bile istemiyorum.Çünkü hiçbirine rastlamadım bu kitapta.Zaten toplasan 2 gecelik kitap.Fakat bu iki gecenin size satrançla,siyah ve beyazın kapışması,zihin ve düşünmekle ilgili yoğun şeyler kazandırdığını göz önünde bulundurursam okumaya değer bir kitap olduğunu söyleyebilirim.Özellikle Dr.B'nin satranç zehirlenmesi geçirdiği (üstte anlattığım şeyin tıbbi ifadesi olarak geçiyor) bölümler ürpertici derecede güzeldi.Sanırım ben bir olaydan çok ruhsal betimlemelere,karakterlerin kendi içlerinde çatışmalar yaşamasıyla daha çok ilgileniyorum.Zaten klasik seviyorsanız bir süre sonra kitaptan beklentileriniz artıyor ve soyut değerlere daha çok bağlanıyorsunuz.Bu yüzden eğer bu kitabı ertelemişseniz ya da benim gibi daha yeni yeni tanışıyorsanız hemeen alıp okumanızı öneriyor ve hepinize bol kitaplı,klasikli günler diliyorum :)

Not: Can Yayınları'nın kapağını kitaba daha uygun,daha etkileyici buldum.Üstünde yazan da kitabın büyüleyiciliğini güzel bir şekilde gösteriyor bence!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder