15 Haziran 2016 Çarşamba

Kitap İncelemesi:Shantaram

ShantaramKitap Hakkında:
Kitap: Shantaram
Yazar: Gregory David Roberts
Sayfa sayısı:842
Yayınevi: Artemis
Goodreads puanı: 4,25

"Aşk,kader ve yaptığımız seçimler hakkında bildiklerimi öğrenmem çok uzun zaman sürdü,dünyanın pek çok yerini dolaşmam gerekti ama hepsinin özünü bir anda,bir duvara zincirlenmiş halde işkence görürken kavradım."

Hayat sizi bulunduğunuz konumdan söküp de Bombay'a getirse yapacağınız ilk iş ne olurdu? Bu kalplerin şehrinde bir yabancı olarak Marathi ya da Hintçe konuşmadığınız sürece kendinizi savunmaya,bu hareketli hayata uyum sağlamaya çalışacağınızı söylerek bu soruyu cevaplayabilirim sanırım.Önce dakikada milyon kere küfredip duran taksicilere maruz kalırdınız,sonra gözleri merakla parıldayan,en ufak bir şeyde öfkesini bastıramayan bir toplulukla karşılaşıp "Ben nereye düştüm?" derdiniz.Hindistan size kucağını açarsa ona aşkla bağlanırdınız ama karşınıza çıkardığı engelleri aşamazsanız ondan nefret ederdiniz.İşte Hindistan'ı sevmek ya da ondan nefret etmek bu bakar basit.Sadece arada ipince bir çizgi var ve bu biraz da sizin kişiliğine bağlı.

"Hapishaneler güneşi,ayı ve yıldızları elinizden alır.Hapishane bir cehennem değildir ama içinde cennete dair bir şey de bulunmaz.Bu da yeterince kötüdür."

Lindsay de Avustralya'daki hapishaneden kaçıp Hindistan'a geldiğinde Bombay'a aşkla bağlanabileceğini düşünmemişti.Kendisine Lindsay adını bulup kaçak hayatına adım atmıştı.Şehre ayak bastığı ilk anlardan itibaren turist kapmak isteyen bir sürü insanla karşılaşmış ve doğru kişiyi nasıl seçeceğini düşünmeye başlamıştı.Ta ki doğru insan onu bulana kadar.Prabaker adlı koca gülümsemeli bir rehber daha ilk dakikalardan Lindsay'ın güvenini kazanmış,sonsuza dek sürecek bir arkadaşlığın temelini atmıştı.

Bu arkadaşlığın ardından yeni bir sürü insanla tanışan Lindsay adını Prabu'nun teklifi üzerine Lin yapmaya karar verdi.Yine Prabu'nun teklifi üzerine ailesini ziyarete Prabu'nun köyüne gittiler.Bu köy ona çok şey kazandıran yerlerden sadece bir tanesiydi.Tanrı'nın huzur bahşettiği anlamına gelen Shantaram adını da burada aldı.Halk Marathi dili öğrenen bir yabancıyı her zaman bağrına basar.Aslında siz Marathi dili konuşursanız polislerden bile kurtulabilirsiniz.Lin de bu ülkede Marathi öğrenmenin avantajını kullananlardı.Fakat o Marathiyi ve Hintçeyi çıkarları için kullananlardan değildi.Çünkü Bombay ve dil ruhunun bir parçası olmuştu.Burada geçirdiği süre zarfında bir yabancıyken adeta bir Hintli olmuştu.Tek fark sarı saçlı,mavi gözlü bir Hintli olmasıydı.

Bu büyük dönüşümden sonra Lin'le beraber Bombay'ın derinliklerine,uyuşturucu mekanlarına,mafya konseylerine,gecekondu hayatına,barlara,savaşlara,hapishanelere gidiyoruz.Bombay'ın ücra köşelerinden,Afganistan'a,Pakistana giderken bu ülkenin insanlarının umut dolu gözlerine,kalplerine ve sıcacık gülümsemelerine uğramadan edemiyoruz.Tabi ki Lin'den bu yolculuğumuzda çok şey öğreniyoruz.Onun aşkıyla,kararlılığı ve cesaretiyle kitabı bitirdiğimizde de yeni bir insana dönüşüyoruz.

"Kimse diğerinin neyi,neden yaptığını bilmiyor.Kimse doğruları söylemiyor.Kimse mutlu değil.Kimse güvende değil.Dünyada yanlış olan onca şey arasında yapabileceğin tek şey var,o da hayatta kalmak."

Evet,yanlış bir şey yazmadım.Elimizde 800 sayfalık bir kitap var ve normal şartlarda bu kitap gözümü korkutabilirdi.Fakat önceki paragrafta yazdığım ve yazmadığım daha bir çok hikayesi var Shantaram'ın.Bu sadece bir giriş ve kitabın özü aslında bundan çok daha fazlası.İçinde felsefeyle harmanlanmış büyüleyici bir anlatım var.Ayrıca yazarın hayatını büyük ölçüde yansıttığı için daha değerli bir kitaba dönüşüyor.Okumadan önce kitabın arka kapağının iç kısmında yazanlara göz atarsanız beni daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.Zira bu kitaba hayat veren şeylerden en önemlisi neyin gerçek neyin kurgu olduğunu anlayamamanız,anlayabildiğiniz kadarıyla da Lin ve nice karakteri gerçek hayata dahil etmeniz olabilir.Çünkü Lin benim gözümde karakter olmayan karakterlerden biri olacak.Sanırım Raskolnikov,Gregor Samsa,Lisbeth Salander ve sayamadığım diğer karakterlerin yanına yenilerini eklediğim için mutluyum.Bundan sonra anlatımın etkisinden,gerçekçiliğinden ne zaman kurtulacağım onu da zamanla göreceğiz.O zaman bu sefer bol kitaplı günler değil de bol Hindistanlı,şarkılı,danslı ve kocaman gülümsemelerle dolu günler diliyorum!

"Şu sıralar ahlaki ölçütleri belirleme yollarımızın çoğu,niyetleri bakımından birbirine benziyor ama detaylarda birbirinden ayrılıyor.Bir ülkedeki rahipler savaşa giden askerlerini kutsarken bir başka ülkenin imamları bu askerlerle çarpışmaya giden kendi askerlerini mübarek kılıyor.Bir diğerini öldüren her iki kesim de Tanrı'nın kendi yanlarında olduğunu iddia ediyor.İyinin ve kötünün objektif ve evrensel bir tanımı yok ve biz bunu bulana kadar da kendi hareketlerimizi haklı görüp diğerlerini suçlamaya devam edeceğiz."


2 yorum: